IRCMedya

Geri Git   IRCMedya > IRCMedya.Com - Kültür ve Sanat Dünyası > Kütüphane

Kütüphane Eğitimle ilgili her türlü bilgi ve dökümana ulaşabilirsiniz


Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 12.Ağustos.2023, 21:54   #11
Durumu
Çevrimdışı
Dem
Umrumdışı...
 
Dem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cevap: Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - D Harfi

771) dirty; (fiil, sıfat) f.; kirtletmek, pisletmek s.; kirli, pis, terbiyesiz, müstehcen She touched her hair with dirty hands. (Pis elleriyle saçlarına dokundu.)
772) disability; (isim) sakatlık, engellilik , özürlülük She has had physical disability since she was five. (Beş yaşından bu yana fiziksel engelli.)
773) disagree; (fiil) aynı fikirde olmamak, katılmamak He disagrees with his father on most points. (Çoğu noktada babasıyla aynı fikirde olmaz.)
774) disappear; (fiil) gözden kaybolmak, aniden yok olmak , ortadan kaybolmak The child suddenly disappered on the station. (Çocuk, istasyonda birden gözden kayboldu.)
775) disaster; (isim) felaket, afet Earthquake is a natural disaster. (Deprem doğal bir afettir.)
776) discipline; (isim, fiil) i.; discipline, otorite f.;disiplin sağlamak , terbiye etmek The army has reputation for strict discipline. (Ordu, sıkı disipliniyle meşhurdur.)
777) discourse; (isim,fiil) i.; söylem , söylev, nutuk f.; konuşmak, söylev vermek His discourse on gender equality got reaction. (Cinsiyet eşitliği üzerine olan söylemi tepki çekti.)
778) discover; (fiil) keşfetmek, bulmak , ortaya çıkarmak Kristof Colomb discovered America in 1492. (Kristof Kolomb, 1942 yılında Amerika’yı keşfetti.)
779) discovery; (isim) keşif, buluş, ortaya çıkarma Discovery of plague vaccine was a great scientific development. (Veba aşısının buluşu büyük bir bilimsel ilerlemeydi.)
780) discrimination; (isim) ayrım, ayrımcılık She fought against sexual discrimination. (Cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etti.)

Dem adlı kişinin imzası
Umrumdışı ツ

  Alıntı ile Cevapla
Alt 12.Ağustos.2023, 21:54   #12
Durumu
Çevrimdışı
Dem
Umrumdışı...
 
Dem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cevap: Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - D Harfi

781) discuss;(fiil) tartışmak, ele almak We can’ discuss family issues in front of people. (Aile meselelerimi insanların önünde tartışamayız.)
782) discussion; (isim) tartışma, görüşme Discussions are still taking place between two delegates. (İkİ temsilci arasında görüşmeler devam ediyor.)
783) disease; (isim) hastalık, rahatsızlık Doctors investigating whether the disease is contagious. (Doktorlar hastalığın bulaşıcı olup olmadığını araştırıyor.)
784) dish; .(isim) tabak, yemek I don’t like eating vegetarian dish. ( Vejeteryan yemeği yemeyi sevmem.)
785) dismiss; (fiil) kovmak , işten çıkarmak She claims that she was unfairly dismissed from her job. (İşinden haksız yere kovulmuş olduğunu iddia ediyor.)
786) disorder; (isim) karışıklık, bozukluk,rahatsızlık, düzensizlik She is suffering from eating disorder. (Yeme bozukluğu çekiyor.)
787) display; (fiil, isim) f.; görüntülemek, ekrana getirmek, sergilemek i.; görüntü, gösterim, ekran, teşhir Local artists is going to display their works in this place. (Yerli sanatçılar eserlerini burada sergileyecekler.)
789) dispute; (fiil, isim) f.; tartışmak , münakaşa etmek i.; tartışma,çekişme, anlaşmazlık, The two countries still dispute about the borders. (iki ülke, sınırlar konusunda hala tartışma halinde.)
790) distance; (isim) mesafe, uzaklık, ara In the US, distance is measured in miles. (ABD’de, mesafe mil olarak ölçülür.)

Dem adlı kişinin imzası
Umrumdışı ツ

  Alıntı ile Cevapla
Alt 12.Ağustos.2023, 21:55   #13
Durumu
Çevrimdışı
Dem
Umrumdışı...
 
Dem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cevap: Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - D Harfi

791) distant; (sıfat) uzak, soğuk, samimiyetsiz Uncle Jack is a distant relative of my mother. (Jack amca annemin uzak akrabası.)
792) distinct; (sıfat) belirgin, bariz, belli She has a distinct French accent. (Belirgin bir Fransız aksanı var.)
793) distinction; (isim) ayırt etme, fark The distinction between dizygotic twins is clear. (Çift yumurta ikizleri arasındaki fark belirgindir.)
794) distinguish; (fiil) ayırt etmek, fark etmek , ayrı tutmak Sometimes children can not distinguish between right and wrong. (Çocuklar bazen doğru ve yanlışı ayırt edemezler.)
795) distribute; (fiil) dağıtmak, teslim etmek The red crescent distributed food to the earthquake victims. (Kızılay, depremzedelere yiyecek dağıttı.)
796) distribution; (isim) dağıtım, dağılım, teslim The map shows the distribution of plant species across the world. (Harita, bitki türlerinin dünya üzerindeki dağılımını gösteriyor.)
797) district; (isim) ilçe, bölge, mahalle, semt It is not allowed to drive fast in the school district. (Okul bölgesinde hızlı araba kullanmak yasaktır.)
798) diverse; (sıfat) çeşitli, türlü I met people from diverse cultures. (Çeşitli kültürlerden insanlarla tanıştım.)
799) diversity; (isim) çeşitlilik, farklılık She made a presentation about biological diversity in the rainforests. (Yağmur ormanlarındaki biyolojik çeşitlilik hakkında bir sunum yaptı.)
800) divide; (fiil) bölmek, ayırmak, paylaştırmak The river divide the city into two parts. (Nehir, şehri iki kısıma bölüyor.)

Dem adlı kişinin imzası
Umrumdışı ツ

  Alıntı ile Cevapla
Alt 12.Ağustos.2023, 21:55   #14
Durumu
Çevrimdışı
Dem
Umrumdışı...
 
Dem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cevap: Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - D Harfi

801) division; (isim) bölme, bölünme Mitosis is a type of cell division. (Mitoz, bir hücre bölünmesi çeşididir.)
802) divorce; (isim, fiil) i.; boşanma, ayrılma f.; boşanmak, ayrılmak Their marriage ended in divorce last week. (Evlilikleri geçen hafta boşanma ile sonlandı.)
803) DNA; (isim) dna (deoksiribonükleikasit) DNA carries genetic information. (DNA, genetik bilgi taşır.)
804)do; (fiil) yapmak, etmek There is nothing we can do about it. (Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.)
805) doctor;( isim) doktor, hekim He studied for six years to become a doctor. (Doktor olabilmek için altı yıl okudu.)
806) document; (isim) doküman, belge Save the document before closing the program. (Programı kapatmadan önce belgeyi bilgisayara kaydet. )
807) dog; (isim) köpek, it The dog is yelping outside. (Köpek dışarıda acı acı havlıyor.)
808) domestic; (sıfat) iç, evcil, yerli, yurtiçi, ailevi He is an expert in foreign affairs. (O, dış ilişkiler uzmanı.)
809) dominant; (sıfat, isim) s.; baskın, egemen, dominant i.; baskın karakter Our firm has achieved a dominant position in the world market. (Firmamız dünya piyasasında egemen bir posizyon edindi.)
810) dominate; ( fiil) hükmetmek, egemen olmak, ağır basmak He tried to dominate the conversation. (Konuşmaya egemen olmaya çalıştı.)

Dem adlı kişinin imzası
Umrumdışı ツ

  Alıntı ile Cevapla
Alt 12.Ağustos.2023, 21:56   #15
Durumu
Çevrimdışı
Dem
Umrumdışı...
 
Dem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cevap: Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - D Harfi

811) door; (isim) kapı, eşik Close the door, please. (Kapıyı kapatın lütfen.)
812) double ; (fiil, isim, sıfat) f.; ikiye katlamak i.; çift, dublör s.; çift, duble I would like a double room. (Çift kişilik bir oda rica ediyorum.)
813) doubt; (isim, fiil) i.; şüphe, kuşku f.; şüphelenmek, kuşkulanmak I always doubt her words. (Onun sözlerinden hep şüphelenirim.)
814)down; (fiil, isim, sıfat) f.; aşağı indirmek, devirmek i.;ince tüy, kuş tüyü, bunalım s.; keyifsiz, bezgin He jumped down off the sofa. (Divandan aşağı zıpladı.)
815) downtown; (isim, sıfat, zarf) i.; şehir merkezi s.; şehir merkezindeki zf.; şehir mekezine doğru She works in a store in downtown. (Şehir merkezinde bir mağazada çalışıyor.)
816) dozen; (isim, sıfat) i.; düzine, çok sayı s.; on iki adet Can I have two dozen eggs. (İki düzine yumurta alabilir miyim?)
817) draft; ( isim, fiil) i.; taslak, çizim f.; tasarlamak, plan çizmek The legislation is still in draft form. (Mevzuat hala taslak halinde.)
818) drag; ( fiil) çekmek, sürüklemek I dragged her from her bed. (Onu yatağından sürükledim.)
819) drama; (isim) drama, dram, piyes I studied English drama at college. (Üniversitede İngiliz draması okudum.)
820) dramatic; (sıfat) dramatik, etkileyici Don’t be so dramatic. (Bu kadar dramatik olma.)

Dem adlı kişinin imzası
Umrumdışı ツ

  Alıntı ile Cevapla
Alt 12.Ağustos.2023, 21:56   #16
Durumu
Çevrimdışı
Dem
Umrumdışı...
 
Dem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cevap: Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - D Harfi

821) dramatically; (zarf) dramatik olarak, önemli ölçüde Prices have fallen dramatically. (Fiyatlar önemli ölçüde düştü.)
822) draw; (isim, fiil) i.; çekme , çekim f.; çekmek, çizmek, para çekmek She drew the picture of her house. (Evinin resmini çizdi.)
823) drawing; (isim) çekme, çizim, tasarı, kroki I am not very good at drawing. (Çizimde pek iyi değilimdir.)
824) dream; (fiil, isim) f.; rüya görmek, düşlemek, hayal kurmak i.; rüya, düş, hayal I thought I was lost, but it was just a dream. (Kaybolduğumu sandım ancak sadece rüyaydı.)
825) dress; (fiil, isim) f.; giyinmek i.; elbise, giysi I bought a pink dress for my friend’s wedding. (Arkadaşımın düğünü için pembe bir elbise aldım.)
826) drink; (isim, fiil) i.; içki f.; içmek Would you like to drink some tea? (Biraz çay içmek ister misin?)
827) drive; (fiil, isim) f.; araba sürmek , yönlendirmek i.; sürme, dürtü Shall we drive or take a taxi? (Arabayla mı gidelim yoksa taksi mi tutalım?)
828) driver; (isim) şoför, sürücü, makinist, etmen Do you have a driver’s license? (Sürücü belgen var mı?)
829) drop; (fiil, isim) f.; düşmek , indirmek i.; damla, düşüş, düşme Be careful! Don’ drop the glasses. (Dikkatli ol! Bardakları düşürme.)
830) drug; (isim, fiil) i.; ilaç, uyuşturucu madde , hap f.; ilaç vermek, uyuşturmak He was a drug addict, he couldn’t stop using them. (O, uyuşturucu madde bağımlısıydı, onları kullanmayı bırakamadı.)
831) dry; (fiil, sıfat) f.; kurutmak, kurulamak, kurumak s.; kuru, yavan Is my t-shirt dry yet? (Tişörtüm kurumuş mu?)
832) due; (sıfat, isim) s.; vadesi dolmuş i.; süre, son tarih, sona erme The due date of homework is Monday. (Ödevin son teslim tarihi Pazartesi.)
833) during; (edat) süresince, boyunca, esnasında I met him everyday during my stay in Paris. (Paris’te kaldığım süre boyunca her gün onunla görüştüm.)
834) dust; (isim, fiil) i.; toz f.; fırçalamak, toz almak The workers wear masks to avoid dust. (İşçiler tozdan korunmak için maske takıyorlar.)
835) duty; (isim) görev, vazife, ödev It is our duty to serve the public. (Halka hizmet etmek bizim görevimiz.)

Dem adlı kişinin imzası
Umrumdışı ツ

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - C Harfi Dem Kütüphane 29 31.Temmuz.2023 21:12
Onurcan ve Sözlük Konuları Candres IRCMedya Sözlük 2 28.Temmuz.2023 08:47
Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - B Harfi Dem Kütüphane 14 27.Temmuz.2023 22:40
Oxford 3000 İngilizce Türkçe Sözlük - A Harfi Dem Kütüphane 22 27.Temmuz.2023 17:13
İrcMedya Sözlük Yorumlarına Gülmek Candres IRCMedya Sözlük 3 18.Temmuz.2023 23:08


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:04.


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions Inc.